Öncelikle Kahramanmaraş merkezli olup birçok yerleşim alanını etkileyen ve tüm ülke insanlarını acıya boğan deprem felaketi sonunda yaşamlarını yitiren insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, sevdiklerini ve yakınlarını kaybeden tüm insanlarımıza sabır ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Deprem bölgelerinde hizmet veren çeşitli meslek gruplarından oluşan kurtarma ekiplerine ve farklı biçimlerde depremzedelere yardımcı olmaya çalışan tüm gönüllülere insani duyarlılıkları için şükranlarımı sunuyorum.
Balık okyanusta doğar, okyanusta yaşar ve okyanusta ölür. Ancak ölüm anında “okyanus nerede?” diye sorar… İnsan belleği de zayıftır ancak şaşırtıcı ve hayal kırıcı olan bireysel bellekten farklı olarak çalışması beklenen toplumsal belleğinde zayıflamış olduğunu gözlemliyor olmaktır. 13 Mart 1992 Erzincan, ardından 17 Ağustos 1999 Marmara depremi, sonra da sırasıyla 2011 Van, 2020 Elazığ- İzmir depremleri ve şimdi de bu geniş yöreyi tutan deprem felaketinin acılarını yaşadık, yaşıyoruz. Tüm bu deneyimlerden geçen bizler değil miydik? Benzer deneyimlerden geçmiş insan ve toplumlar eski deneyimlerinden neden öğrenmez ve aynı hataları niçin tekrarlarlar? Geçmişten öğrenmediğimiz takdirde “anda yaşıyor” olmak içi boşalmış bir söylem olmaktan ileri gidemeyecektir.
1. Yöre halkının kendisi travmatize olduğundan onlardan yardım beklenmesi gerçekçi değildir. Konuyla ilgili yeterli bilgi ve becerileri olan çeşitli mesleklerden oluşan profesyonel bir ekibin deprem bölgesine acilen transferi gereklidir.
2. Ölümlerin büyük kısmı ilk 24-48 saatte gerçekleştiğinden ilk müdahaleyi yapacak ya da kurtarma çalışması içinde yer alacak ekiplerinin en kısa zamanda deprem bölgesine ulaştırılması çok değerli olacaktır.
3. Deprem bölgesine giriş ve çıkışlar çoğu kez çok zorlaşacağından giriş ve çıkış trafiğinin uygun biçimde düzenlenmesi, lüzumsuz araçlarla trafiğin bloke edilmemesi ve insan kalabalığının önlenmesi yardımın vakitlice ulaşması ve mevcut sınırlı kaynakların etkili kullanılması yönünden çok değerlidir.
4. İlk amaç yöre halkının somut temel ihtiyaçlarını karşılamak olmalıdır. Yaşamda kalabilmek için gerekli su, yiyecek, güvenilir barınak, battaniye, vücut ısısının düşmemesi için giysi ve iletişim ağının kesilmemesinin sağlanabilmesi çok önemlidir. Depremzedelerin çoğu doğal olarak hasar görmüş binalara ve evlerine girmek istemedikleri için arabalarında kaldıklarından yakıtlarını tüketmekte ancak daha sonra yakıt kaynaklarına ulaşmakta zorluk çekmektedir.
5. Gerek sürecin başlangıcında gerekse ilerleyen dönemlerinde boşaltım ihtiyacını karşılamak için mobil tuvaletlerin varlığı çok önemlidir. Hijyenik koşullar sağlanmazsa enfeksiyon hastalıkları yaşanmış afetin yıkıcı etkilerini artıracaktır.
6. Sağlık ekipleri, tıbbi malzeme ve çeşitli yardımların varlığı gerekli ancak yeterli değildir. Daha önemli olan bunların ihtiyaç duyan kitlelere planlı ve iyi organize edilmiş koordineli bir şekilde ulaştırılabilmesidir.
7. Amacına ve ulaşması gereken yere ulaşan yardım en değerli yardımdır. Yardımların iyi organize edilmiş olması çok önemlidir. Bazen yardım mevcuttur ancak yardım depremzedelere eşit ulaştırılmadığı takdirde yeni travmalara yol açabilir. Bu nedenle yiyecek-battaniye-giysi gibi ihtiyaç malzemelerinin rastgele dağıtılmaması (kamyon üzerinden dağıtım gibi) çok önemlidir. Aksi takdirde mevcut yardımdan bazıları fazlasıyla yararlanırken diğerleri fayda sağlayamamakta ve öfke- üzüntü gibi duygularla giden yeni travmalar yaşayabilmektedir.
8. Hasar tespit çalışmaları ve maddi kayıpları telafiye yönelik her türlü çaba şeffaf ölçütlerle yapılmalı ve adaletsizlik duygu ve düşüncesi oluşturmamalıdır.
9. Felaketler sonrasında depremZEDEler yanı sıra depremZADEler de türer. Mal ve can güvenliğinin sağlanması, yağmalanmanın önlenmesi yanı sıra diğerlerine göre daha sağlam görünen konutların kira ve satış fiyatlarının artması, yardım toplama çabası görünümü altında para toplayan fırsatçılar ve dolandırıcılık insan onuruna yakışmıyor olsa da bu tür kriz zamanlarında sık rastlanan davranışlardır.
10. İkincil travma olarak adlandırılabilecek durumlar olağan dışı zamanlarda sık görülür. İkincil travma herhangi bir travmayı izleyerek insanların kendi başlarına gelenlerden sorumlu tutulmalarıdır. Örneğin bu tür felaketlerden sonra “olup bitenler ilahi bir ikazdı” gibi söylemler yöre insanları arasında kutuplaşma oluşturup dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bir zamanda ayrılık ve bölünme oluşmasına neden olabilir. Bu tür açıklamalara itibar edilmemeli ve yayılmasının önünü kesmek gerekir.
11. Gönüllülerin ne kadar iyi niyetli olursa olsun, organize ve koordinasyon içinde çalışan grupların parçası olmadıkları takdirde yapılan kurtarma çalışmalarını yavaşlatacaklarının kendilerine uygun ve zarif biçimde aktarılması çok önemlidir.
12. Yardım ve kurtarma çalışmalarının yapıldığı yerlerde karmaşa ve gürültü oluşturulmaması yapılan müdahalenin amacına ulaşması yönünden değerli olacaktır.
13. Provakatif söylemlere itibar etmemek için şeffaf-güvenilir ve kolay ulaşılabilir bilgi kaynaklarının varlığı ve vurgulanması çok önemlidir.
14. Bina güçlendirme çalışmalarının zamanlı –uygun ve güvenilir olması ilerde gelişebilecek yeni felaketleri önlemek yönünden çok önemlidir.
15. Ulaşım sağlanamayan yerler için yol yapım ve tamir çalışmalarının hızlandırılması gerekli olacaktır.
16. Depremde yaşamını kaybetmiş kişilerin cansız bedenlerinin defnedilecekleri zamana kadar nerede ve hangi koşullarda saklanmasının uygun olacağının belirlenmesi çok önemlidir. Bazen enkaz altından beden parçaları parça parça çıkartılmakta ve ait olduğu bedeni bulunup yerleştirilmesini gerektiren durumlar oluşmaktadır. Bu tür durumlar insan onurunu zedeleyen üzüntü verici sonuçlara neden olabilmektedir.
17. Deprem bölgesinde yardım amacıyla uzun süre çalışan kişilerin kendileri de travmatize olacaklarından bu kişilerin vardiyalı çalışmalarının sağlanması çok önemlidir.
Bu tepkiler ve oluşturabileceği olumsuz psikolojik tablolar bir sonraki yazımın içeriğini oluşturacak.
Yaşamın kaçınılmaz olabilen acılarında anlam bulabilmek ve acıdan anlam çıkarabilmek, her geçen gün birbirlerine yabancılaşan insan türü için öğrenme yönünde bir fırsat olarak düşünülebilir. Tanımadığımız insanlar için hissedebilmek bizi onlara yakınlaştırır. Dünyamız ancak tanımadığımız insanlara da açıldığında büyür ve anlam kazanır. Yaşanan bu felaketin, oluşturduğu tüm olumsuz sonuçlara rağmen birbirimize şefkat ve sevgi ile bağlanabilmek ve yabancılaşma hastalığını geride bırakabilmek yönünde bir fırsat olabilmesini umuyorum. Sevgi, şefkat ve sağlıkla kalın.